Skip to content Skip to footer
SIKÇA SORULAN SORULAR

S.S.S

Kedi ve köpeklerde bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde en etkili yöntem aşılamadır. Doğumdan sonra belli bir süre yavru, anneden yavru zarı, klostrum ve anne sütü yoluyla almış olduğu antikorlarla korunsa da, bu bağışıklık uzun süreli değildir.1.5-4 ay gibi bir sürede yavru dış etkenlere açık ve savunmasız olacaktır. Bulaşma ve ölüm oranı yüksek enfeksiyöz hastalıklardan koruma sağlaması açısından uygun zaman ve programda aşıların yapılması büyük önem arz eder. Evden dışarı çıkmayan veya diğer canlı türleri ile teması olmadığını düşündüğünüz dostlarımızın farkında olmadan çeşitli vektörlerle bu etkenlere maruz kalındığını ve maalesef gerekli tedbirler alınmadığında ölüm ile sonuçlanabileceğinin farkında olunması gerekmektedir.

İç ve dış parazitler evcil dostlarımızın üzerinde veya vücut içerisinde yaşayabilen ve bulunduğu konaktan beslenip çeşitli hastalık ve problemlere neden olan canlılardır. Maalesef bu parazit etkenlerinden birçoğu zoonotik (hayvandan insana geçen) olup birlikte yaşayan pati sahipleri için de çok önem arz ediyor. Hem patili dostlarımızın hem de sizlerin sağlığı açısından bu parazit etkenlerine karşı düzenli olarak ilaçlama yapılması gerekmektedir.

İç parazit etkenlerinin bulaşması genlikle fekal-oral dediğimiz yolla ya da çeşitli parazit etkenlerine maruz kalmış, kedi ve köpeğimizin ağzına aldığı gıda veya değil herhangi bir şey ile geçebilir. Özellikle hiç dışarı çıkmadan evde yaşayan dostlarımızın bu etkenleri sinekler ve diğer böcek türlerini yiyerek alması düzenli olarak parazit ilaçlamasını gerektirmektedir. Keza dış parazit etkenleri de ev dışında ki yaşamdan kolaylıkla temas yolu ile alınabilmekte bunun dışında pati dostlarımızın kendi kıyafetleri ve ayakkabılarıyla bile bu etkenleri eve taşıdıkları bilinmektedir. Ayrıca balkon baca gibi dışarıyla teması olan noktalardan kuşlar vasıtası ile çeşitli dış parazit etkenleri patili dostlarımıza bulaşmaktadır.

Kısırlaştırma operasyonu birçok açıdan patili dostlarımıza fayda sağlamaktadır. Zamanında opere edilmemiş dişi dostlarımız; meme, rahim ve yumurtalık kanserine yakalanma olasılığı çok yüksektir. Opere edilmemiş erkek dostlarımızda da prostat, testis kanseri ve çeşitli üriner sistem hastalıklarına yakalanma olasılığı gene çok yüksektir. İlaveten kısırlaşmamış dostlarımız ile yaşam, hormonlarının vücutlarının ve idrarlarının üzerine bıraktığı koku nedeniyle zorlaşmaktadır. Ayrıca çiftleşme isteğini gerçekleştiremeyen dostlarımız psikolojik olarak zorlanmakta ve çeşitli agresyon durumları ve deri hastalıkları ile karşı karşıya kalabilmektedir.

Kuru mamalar kedi ve köpeklerimizin ihtiyacı duyduğu tüm element ve bileşikleri dengeli bir biçimde sahip olduğu için sağlıkları açısından çok önemlidir. Veteriner hekim ile birlikle dostumuzun ihtiyacına ve hastalıklarına uygun bir mama seçilmesi gerekmektedir. Ayrıca kuru mamalar ağız ve diş sağlığı, kolay saklanabilir olması ve ekonomik oluşundan dolayı da tavsiye edilmektedir. Sağlıklı ve uzun bir ömür geçirmesini istediğiniz patili dostumuzun kaliteli bir kuru mama ile beslenmesi çok önemlidir.

Kısaca parvo olarak bilinen parvoviral enterit özellikle altı aylıktan küçük yavru köpeklerde sıkça rastlanan oldukça bulaşıcı viral bir hastalıktır. Parvoviral enterite köpeklerde bağırsak sisteminin astar dokusuna saldırarak burada ciddi iltihaplanmalara neden olan köpek parvovirüsü neden olmaktadır. Virüs enfekte köpeklerden, bu köpeklerin dışkılarından, mama kabından, oyuncaklarından ya da yaşam alanından bulaşabilir. Parvo kusma, ishal, uyuşukluk, ateş, iştahsızlık ve dehidrasyon gibi bir dizi belirtiye neden olabilir. İshal genellikle kanlı ve kötü kokuludur. Hastalık tedavi edilmediği takdirde sepsis ve şok gibi hayatı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir. Ağır vakalarda virüs kalp kasına da saldırarak miyokardit ve ani ölüme neden olabilir. Parvo tedavisi, semptomları yönetmek ve komplikasyonları önlemek için destekleyici bakımı içerir. Dehidrasyon görülen durumlarda serum tedavisi, bulantı ve ishal önleyici ilaçlar, ikincil enfeksiyonların oluşmasının önüne geçmek için antibiyotik tedavisi parvo tedavisinde başvurulan yöntemlerden bazılarıdır. Hastalığın şiddetli seyrettiği durumlarda ise kandaki kırmızı kan hücrelerinin değiştirilmesi için kan nakli gerekebilir. Enfeksiyonun diğer köpeklere yayılmaması için enfekte olan köpeğin izole edilmesi de söz konusu olabilmektedir.Köpeklerde kanlı ishal hastalığına köpek parvovirüsü adı verilen bir virüs neden olur. Kısaca CPV olarak adlandırılan bu virüsün farklı türleri bulunmaktadır. En yaygın görülen CPV türü CPV-2’dir. Parvo enfekte köpeklerle veya dışkılarıyla doğrudan temas yoluyla bulaşır. Ayrıca mama kapları, oyuncaklar ve kulübeler gibi kontamine olmuş nesneler yoluyla dolaylı olarak da yayılabilir. Virüs oldukça dirençlidir ve çevrede birkaç ay boyunca hayatta kalabilir. Bu durum virüsün bulaşma riskini ciddi derecede arttırır.

Köpek distemper virüsü (Köpek Gençlik Hastalığı)  köpekleri etkileyen ölümcül bir virüstür. Lenf nodlarında, sinir sisteminde, epitelyal dokuda çoğalır ve solunum salgıları dışkı salya idrar ve gözyaşı akıntısı ile bulaşır. Enfeksiyon başlangıcından 90 gün sonra bile saçılmaya devam eder. Aşılanmamış bütün köpekler risk altındadır. Hastalık en çok 3-6 ay arası yavrularda gözükür. Vücuda girdikten 24 saat sonra virüs makrofajlar tarafından yutulur ve 24 saat içinde tonsillar, faringeal ve bronşial lenf yumrularına taşınır. Burada çoğalmaya başlar. Enfeksiyondan sonraki 9. günde sinir sistemi enfekte olur. Immün yanıtı yetersiz olan köpeklerde 9-14 günde klinik belirtiler başlar. Yeterli immün hücreye sahip köpeklerde ise 14 günde virüs birçok dokudan temizlenir ve klinik belirti görülmez. Hasta sahipleri sıklıkla depresyon, halsizlik, burun ve göz akıntısı, öksürük, kusma, ishal ve sinir sistemi bozuklukları gözlemler. Bademciklerde genişleme, ateş ve mukoprulent göz akıntısı genellikle görülen muayene bulgularıdır. Anterior üveit, göz bebeğinde küçülme ve körlük ile sonuçlanabilen optik sinir yangısı distemper viruse ait göz bozukluklarıdır. Keratokonjunktivitis sicca(KCS) ve madalyon lezyonu denilen hiperreflektif retinal yara dokuları bazı kronik enfeksiyonlar da görülebilir. Transplasental yolla enfekte olan yavrularda düşük, ölü doğum veya merkezi sinir sistemi bozuklukları ile doğum şekillenebilir.

Panlökopeni, genellikle kedi gençlik olarak adlandırılan, kedilerde görülen viral bir hastalıktır. Oldukça bulaşıcıdır ve özellikle yavru kedilerde ölümcül olabilir. Kedilerin rutin olarak aşılandığı hastalıklardan biridir. Yavru kedilerde önde gelen ölüm nedenlerinden biri olan panlökopeni, aşı sayesinde çoğunlukla ortadan kaldırılmıştır ve insanlara bulaşıcı değildir. Ancak başıboş veya vahşi kediler gibi aşılanmamış kediler, özellikle yavru kediler hala risk altındadır. Kedi panlökopeni, köpeklerde bulunan parvovirüs ile çok yakından ilişkili olan bir türün neden olduğu hastalıktır. Virüs, enfekte olmuş kedilerle doğrudan temas yoluyla, aynı zamanda da dolaylı olarak virüs bulaşmış maddelerle temas yoluyla yayılabilir. Virüs çevrede uzun süre hayatta kalır ve birçok dezenfektana dirençlidir, bu nedenle çoğu kedi bir noktada bu virüse maruz kalacaktır.

Panlökopeni semptomları şunları içerebilir: Ateş, Uyuşukluk, İştah kaybı, Kusma ve İshal

Genellikle zamanının çoğunu uyuklayarak geçiren kedilerde uyuşukluk ve ruh hali sorunlarını tespit etmek zor olabilir, ancak kediniz genellikle sevdiği veya sizinle oynadığı oyuncaklara ilgi göstermiyorsa, bunlar bunun belirtileri olabilir. Virüs ayrıca beyaz kan hücrelerinde belirgin bir azalmaya neden olur. Böylece etkilenen kedileri ikincil bir bakteriyel enfeksiyona duyarlı hale getirir. Dehidrasyon ve ikincil bakteriyel enfeksiyonlar, bu durumlarda genellikle yaşamı tehdit eder.Panlökopeni bağırsaklara zarar verir ve enfekte hayvanın kemik iliğine ve lenf düğümlerine saldırır. Hamile kediler enfekte olduğunda, yavruları ölü doğabilir veya başka gelişimsel anormallikler yaşayabilir. Hamileliğin sonraki aşamasında veya yeni doğan döneminde enfekte olan bazı yavru kediler hayatta kalabilir, ancak virüs beyin gelişimini etkileyerek, yavru kedilerin serebellar hipoplazi adı verilen ve beynin motor kontrollerini etkileyen kısmına zarar veren bir durumla doğmasına neden olabilir.Bu durumla doğan yavru kediler, hayatta kalırlarsa genellikle titreme ve diğer sağlık sorunları yaşarlar.

FİP hastalığı, kedilerde ortaya çıkan viral bir enfeksiyondur. Feline coronavirus (FCoV) adı verilen Kedi corona virüsünün mutasyona uğraması sonucu oluşur. Bu virüs, genellikle kedilerin bağırsaklarında bulunur ve çoğunlukla hafif semptomlarla seyreden bir enfeksiyona neden olur. Ancak bazı durumlarda, virüs mutasyona uğrayarak FIP virüsüne dönüşür ve kedinin bağışıklık sistemini etkileyerek ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Değişime sebep olan Mutasyonun kesin tetikleyicisi hala bilinmiyor. Genel gözlemler, stres, kısırlaştırma ve kötü yaşam koşullarından kaynaklanan düşük bağışıklığın FIPV’de FCOV mutasyonunun başlamasına neden olabileceğini göstermektedir. FİP her yaştaki kedilerde ortaya çıkabilir. FIP hastalığının iki ana türü bulunmaktadır: ıslak FIP ve kuru FIP. Her iki tür de kedinin bağışıklık sistemi ile yakından ilişkilidir ve bağışıklık sistemi zayıf olan kedilerde daha sık görülür. Genç, yaşlı veya bağışıklık sistemi zayıf olan kediler, FIP hastalığına karşı daha savunmasızdır.

Kedi ve köpeklerde tüy dökülmesi, evcil hayvanlarda en sık rastlanan problemlerden biri olmaktadır. Kedi ve köpeklerde yaşanan tüy dökülmelerinin birçok farklı nedeni vardır. Bunlardan birincisi fizyolojik sebeplerdir. Doğal nedenlerden kaynaklanan bu tarz dökülmeler genellikle mevsim değişikliklerinden kaynaklanmaktadır. Bahar ayları bütün kedi ve köpekler için tüy değiştirme zamanlarıdır ve doğal olan biyolojik bir olaydır. Bunun dışında, bazı rahatsızlıklardan kaynaklı olarak tüy dökülmeleri de evcil hayvanlarda yaşanmaktadır. Patalojik nedenlere bağlı olarak gelişen bu dökülmeler, başka bir hastalığın belirtisi olabilmektedir. Bu tür patolojik dökülmelerde veteriner hekime başvurulması gerekmektedir.

Fizyolojik dökülmelerin fazla olması pati dostlarımız açısından bir problem teşkil etmektedir. Bu durumlarda veteriner hekim tavsiyesi ile kuru mama, vitamin ve minarel takviyesi ile dökülmeler azaltılabilir.

Kedi ve köpeklerin ara sıra kendilerini kaşımaları normaldir. Ancak, patili dostumuzun durmadan kaşındığını fark ederseniz, bu bir soruna işaret ediyor olabilir. Patili dostlarımızın kaşınmasının birçok nedeni olabilir. Genellikle, pire veya diğer parazitler yaygın sebep olsa da alerji, bakteriyel enfeksiyonlar, Mantar enfeksiyonları da kaşıntıya neden olurlar. Ayrıca hipotiroidi gibi altta yatan bir hastalığın belirtisi de olabilir. Bu tür durumlarda veteriner hekime danışılması çok büyük önem arz eder.

Kediler kendilerine tasma takılmasını çoğu zaman sevmezler ayrıca psikolojik yapıları gereği köpekler gibi dolaştırılmaya uygun değildirler.

Kuşkusuz hepimiz evimizi ve yaşamımızı paylaştığımız kedi ya da köpeğimize, zamanla hiç ummadığımız kadar bağlandık ve onların sağlık problemlerini kendimizinkilerden daha fazla önemser hale geldik. Sağlıklı yaşamın temel koşulları hayvanlar için de çok farklı değildir. İyi beslenme, Özellikle bebeklik çağlarından başlayan koruyucu hekimlik programlarına uyma, yeterli ilgi ve sevgi ile stresten uzak bir yaşam, onların ihtiyacı olan her şeydir. Doğal olarak yaş ilerledikçe, kimi organ ve sistemlerde yıpranmalar baş göstermekte ve bunlar erken dönemlerde çoğunlukla hayvan tarafından tolere edilmektedir. Evde beslenen evcil hayvanlara hekiminizin önerdiği süre aralığında CheckUp yapılması, dostlarımızın sağlıklı bir yaşam sürmeleri ve potansiyel rahatsızlıklarının öğrenilmesi açısından oldukça önemlidir. Kedi ve köpeklerde check-up hizmeti, cerrahi müdahaleler öncesinde yapılan rutin kontrol ve check-up uygulamasından farklıdır.

 

Evcil hayvanınız sağlıklı görünüyor olsa bile en azından yılda ortalama bir kez yaptıracağımız “check-up” ile, çok değer verdiğimiz aile bireyinin, biraz daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürmesi için, gereken önlemleri alabilir, bazen de gizli seyretmekte olan bir hastalıkta erken tanı şansı yakalayabiliriz. Bir check-up programı, bu genel muayenelerin dışında pek çok değerlendirmeyi kapsar. Bu çerçevede tam kan sayımı, kanın biyokimyasal analizi, idrar ve dışkı muayenesi ile bu testlerin sonucuna göre gerekirse ultrasonografi, röntgen, EKG ve benzer muayeneleri yapılır.

Kedi ve köpeklerimizin yaşam kalitesini arttırmak amacıyla çeşitli vitamin, malt, immun stimulanlar  ve hematopoetik ürünler verilebilir. Bu tür durumlarda takviyeyi vermeden önce en uygun olanları seçmek için veteriner hekime danışmak en iyisi olacaktır.

PAKVET BURSA

Evcil dostlarımız için elimizden geleni yapıyoruz.